27 Eylül’de Azerbaycan, Türkiye’nin açık desteği ve katılımıyla, sivil nüfusu hedef alan ve dahası onlara karşı yasaklı silahlar kullanarak Artsakh Cumhuriyeti ile temas hattında büyük çaplı çatışmalar başlattı. Azerbaycan’ın Ermenilere yönelik yürüttüğü saldırıda binlerce kiralık çete üyesi ve çeşitli terörist grupların mensupları yer alıyor.

Cezasız soykırımlar, uluslararası toplumun sessizliği ve kayıtsızlığı, cezasızlık ve inkar gerçeği, insanlığa karşı bu iğrenç suçun tekrarına yalnızca katkıda bulunur.

Osmanlı İmparatorluğu’nda 1890’larda başlayan Ermenilere yönelik katliamlar süreklilik kazanarak 20. yüzyılın ilk Ermeni Soykırımı’na yol açtılar.

20. yüzyılın başlarında, 1905, 1918-20 yıllarında, Türklerin doğrudan katılımıyla, Kafkas Tatarları (şimdi Azeriler) Bakü, Şuşi, Nahçıvan ve diğer Ermeni nüfuslu bölgelerde Ermenilere yönelik katliamlar gerçekleştirdiler, yüzyılın sonunda da Azeriler, Sumgayıt, Bakü, Gandzak, Marağa ve başka yerlerde Ermenilere yönelik katliamlar düzenleyerek Türkiye’nin Ermenilere yönelik soykırım politikasının ideolojisinin bir parçası haline geldi. Bu güne kadar devam eden fiziki imhaya paralel olarak gerçekleşen kültürel mirasın tahrip edilmesi, Ermenilerin tarihi topraklarında asırlardır var olan Ermenilerin yerli olmalarını inkar etmeyi amaçlamaktadır. Türk-Azerbaycan askeri-politik müttefikleri, tutarlı bir şekilde Ermeni kiliselerini, haçkarlarını, anıtlarını, mezarlarını, genel olarak Ermeni izine tanıklık eden her şeyi yok etmekdeler.

Bu vandalizm politikası, bugün Şuşi’deki Kutsal Kurtarıcı Ghazançetsots Kilisesi’nin bombardımanıyla bir kez daha kanıtlandı.

Uluslararası hukukun tüm normlarının ihlal ederek, bugün Türk-Azerbaycan ikilisi Ermeni halkının fiziksel varlığına ve ana vatınında yaşama hakkına tehdit oluşturmak ile geçmişin tarihini tekrar etmeye çalışıyor.

Ancak bugün soykırımcı devletlerin politikaları başarısızlığa mahkumdur. Ermeni Soykırımı, kurtuluş mücadelesi ve Artsakh’ın bağımsızlığının kurbanı ve kurtulan kuşakları daha uyanık, birleşmiş ve hayatta kalma mücadelelerinde, ulusal kutsallıkları ve değerleri savunurken, bin yıllık vatanlarında yaşamaya ve yaratmaya kararlıdır.

Biz kazandık…