09.12.09
Son zamanlarda Türkiye Cumhuriyeti başbakanı Recep Tayyip Erdoğan “İslam dinine mensup biri soykırım yapamaz” ilan etti (8 Kasım, 2009, Hürriyet). Daha doğrusu Müslümanlar da Ermeni soykırımı sırasında yapılan zalimliğe karşı direniş gösteriyor ve itiraz ediyordular. Mekka’nın şerif ve emir Hüseynin, İranlı yazar Camalzadenin, Arap avukat Fayz al-Ğuseynin ve diğerlerin fermanları ve yazıları örneğidir. Onlar Osmanlı Türkiye’deki Ermenilere karşı gerçekleştiren dehşetli kırımlar hakkında yazmışlar, hiddet etmişler, çünkü öldürmesi ve masum kadınlarına ve çocuklarına karşı yapılan vahşiliği İslam ve Kur’an kabul etmez. Böyle yanıtlarından biri Müslüman yazarı Vali ad-Din Yakunun 16/29 Nisan 1909’da Mısır’daki “Muğatan” dergisinde Adana katliamların esnasında gerçekleştiren zalimlikler hakkında yazdığı bu az ünlü yazıdır.
Bu satırları Türkiye başbakanın son ilana en iyi cevap görülür.
Orada sözle konuşulmuştu:
“O, Müslümanlar, Hıristiyanların kendi düşmanlar gibi öldürdüğü zaman Allah’tan korkmaztınız, insanlardan utanmaztınız. Bu katliamları yaptığı zaman sizde dürüst kalplı hiç bir Müslümanın olmadığı ispatladı.
O, haksız insanlar, sizin elleri titremeztiniz. Bile vahşi halkların tarihlerinde olmayan böyle katlimlarından ne almak istiyorsunuz? Vay sizi doğuran annelerine. Siz kendi nimetlerle veren, kendi nehirlerin sularıyla susuzluğu gideren, kendi ağaçların gölgelerinde yer veren ülkenin onursuzluksunuz.
O, Ulema, kendi kafaları süslenen ağır çalmaları bilimsiz insanların aldatmaya için hizmet ederler, ağızlara kadar inen çarşafları sizin gözleri kaparlar ve size zehirlenirler.
Allah, Muhamad ve Kur’an sorumluk taşımaz.Onlar kötü işleri yapmaya yetki vermez, buna katliamlar gerçekleştirmek için kitaplar ve kanunlar gösterin. Böyle vahşetler izin veren dini bilmeyiz, eğer böyle bir dini varsa, biz bundan iğrenme ve nefret edebiliriz, biz suçlu olmak istemeyiz, biz cennetteki Allah gibi temiz kalmak isteriz.
O, Türkler, dünya mükemmeldir, memleket sizi övür, nabızlarımda akan kan sizin nabızınızda da akıyor, ben bana diyorum ‘Ya Allah beni Türk doğmasına izin verdi, ben Türk te ölmek isterim’, ama bugün ben utancından kızarım, bütün dünyadan saklanmak isterim, insanların arasında insafa geldiği isterim. Kendi kardeşlerin öldüren kanı benim nabızlarımda akmadığı yeğleyedim, sadece ben bu demem, tüm insanlığa saygı gösteren Osmanlıları yanımdadırlar.
O, Osmanlılar, siz hiç şaşmamış mısınız? Nereye gitmenizi görmezsiniz mi? Bu satırları okuduğunuz zaman, onlar mutlusuz kardeşlerimize öldürüyorlar, onların evleri ateşe veriyorlar, insanlığı hiç bir zaman görmediği işkenceye sokuyorlar. Onların tek suçu kendi boğazları koyun gibi kesilen vatandaşlara ve komşulara sınırsız güvenmektedir. Osmanlı tarihin sayfa üzerine kırmızı kan akar.
O, yazarlar, sizin rüyaları, koyu saçların ve pembe yüzlerin betimlemesini bırakın. Benimle ayağa kalkınız, kara işleri ve kanlı günleri adalet talep ettiğin gibi hüküm giydirin. Sizin kalemleri gerçekleştirilen zalimliği betimleme ve zavallılarına acıma için kullanın. Yazarlar duymalı ve anlatmalıdırlar, okuyanlara bu olguları işitmesine, anlatmasına ve duymasınadır. Kan dökülmesiyle eski çağ vahşeta doğru geri dönüyoruz. Ne acı, bizim yanımızda uzun yıllar yaşayan bu zavallı halkı bugün bizim düşmanlığın şehit olarak ölüyor.
Ayağa kalkın hürriyetin arkadaşlar, siz azsınız, cahiller ve fanatikler çok. Bu namussuz dünyada ancak ölü kurtarabilir. Bizi şöhret düşkünlüğümüz ve sahte onurumuz ayartmış. Böyle yaşamak iyi değil.
O, Batı halklar, tekrar karşımıza söyleyin, biz buna layık oluruz. Ama bize karşı yazdığı zaman, hatırlayın, bizde kanlı gözyaşı döken, böyle hayatı istemeyen, Doğada gerçekleştirenler ile kabul etmeyen Osmanlılar var.
O, Mısır’da yaşayan Osmanlılar, bir birliği kurmaya çabuk olun, hükümet kanunlarla ve adaletle güzel memleket Türkiye kuralım. Anadolu gönüllü olarak acele ediniz. Böyle konuşan ben tek değilim. Adanaya ve diğer yerlere acale ediniz, ateşleri söndürelim, yaralıların savunmaya için, koşanların ve kaybolanların intikam almaya için dağlar üzerine yükselelim. Eğer hiç bir şey yaparsa, daha geç vatansever olmaya hak vermeyiz. Yalancılar olduğu kabul edelim hiç bir şey yapamaya için çocukların varlığı bahane değil. Ben de ailem ve çocuklarım var. Memleketin, katliamların, kırımlarında şehit düşünleri için onlar şehit olsun. Ayağa kalkın ve ilerleyin, ölelim, ve memleketimiz yaşasın, katillarından intikam alalım, onların izleri temizleyelim”.
Vali ad-Din Yakun