19.01.2018
Հրանտ Դինքն իր մոր՝ Նվարդի հետ
‘’Hrant ,sevgilim, 1915 hakkında çok az biliyorum, ama benim biyografim ve Soykırım’dan kurtulan diğer görgü tanıklarının hikâyeleri Soykırım hakkında belgedir’’.
Malatya ve Sivas arasındaki Gürün’de esnaflık yapan Manuel Aşotyan Efendi’nin beş çocuktan biri Lusiye Çakır’dı. Lusiye babasının biricik kızıdı. Babası ona Ahçik dermiş. Öyle kalmış adı.
Lusiye Çakır Hrant Dink’in anası Nıvart’ın anasıdır, yani büyükanasıdır.
1915! Lusiye’nin ailesi büyük oğlu Artaşes’i Amerika’ya okumaya göndermiştir. Tüm aile Artaşes’ten gelecek mektubu dört gözle beklerken, gecenin bir vakti kapı çalınır. Postacı sanılır ama gelen zaptiyedir!
Istanbul’dan gelen bir telgrafla tehcir başlamıştır. Ermeniler kafileler halinde toplanmaktadır. Küçük Lusiye, babasının biricik ahçiğ’I kardeşleriyle birlikte olacakları beklemektedir. Hrant Dink’in akrabaları anlatarak dediler: ‘’Bu arada değişik yörelerden gelen insane avcıları, gözlerine kestirdikleri kızları ve delikanları kafileden ayırıp yanlarında götürmek için aileleri ‘’güzellikle’’ ikna etmektedir!’’.
Bazaz, manifaturacı Mihri Bey, konağında hizmet etmeleri için kafileden 3 sübyan kız seçer, ayırır. Bunlardan biri de Lusiye’di.
Dink’in dayısı söyledi: ‘’Babam Andranik, Erzurumlu, annem Gürünlü…Ordan Sivas Kangal’a gelmiş. Orda Mihri Bey varmış bir tane.Kangal’a gelen güzel Ermeni kızlarından on üç tanesini taplayıp kendi konağına götürmüş’’.
Mihri Bey hovardaymış ama hanımı çok iyi kadınmış. Adam tabii birkaç kıza sahip olmuş… Bir tane de Hagop isminde Ermeni asçı varmış konakta. Lusiye ile arkadaşı Elmas’I acıyıp kaçırmış oradan; götürüp Sivas’taki Kimsesizler Yurdu’na bırakmış. 1915’ten sonra ailesiz kalan Ermeni çocukları için kurulmuş yetimhaneymiş burası. Ermeni çocukları orada topluyorlarmış, Lusiye da orada kalmış.
Dink’in kardeşi Yervant Dink anlatıyor: ‘’Sivas yetimhanesi tüm çocuklar için bir barınak, bir kurtuluştur. Ancak çok sürmez, yetimhaneyi kuran ve sahiplenen kadın hastalanıp ölünce yetimhane kaptılır ve çocuklar dağıtılır’’.
Sonra, Lusiye yurtta kalırken patates tarlasında çalışmış. Andranik Çakır, Ando derlerdi ona, Çetinkaya’da kasaptı. Ando Erzurumlu. O evliyken ve bir çocuğu varken seferberlik olmuş.Kesime götürmüşler.Yedi kardeşlermiş… Bir tek babaannem ve iki kardeşi kurtulmuş…
Bir zaman sonra, dağa çıkanlara genel af ilan edilir. Ando düze iner, Sivas’a varır.
Bir gün çarşıda dolaşırken bir hemşerisine rastlar, tüm olup bitenleri bir bir öğrenir. Yıkılır. Artık ne hısım kalmıştır ne de akraba. Anto intikam ateşiyle yanıp tutuşur. Hemşerisi onun niyetini anlar ve vazgeçirmeye çalışır.
Yine orada türk ve müslüman iriyarı bir genç adam varmış. Lusiye de güzel bir genç kız. Evlenmek istemiş adam. Lusiye, ‘’türk’e gitmek istemem,’’ demiş. Ando ile evlenmiş. Otuz yaşlarını geçmiş Ando ile henüz on altısına basmış Lusiye nikâhlanır ve Kangal’a yerleşirler. Altı çocuklar olur, üçü kız, üçü erkerk; Haygaz, Satenik, Sarkis(Mustafa), Armenak, Nıvart(Hrant Dink’in anası) ve Siranuş.
Tanıyanlar Hrant’ın huyunu suyunu Lusiye’den aldığını söylerler… Hrant’ın çeşitli vesilelerle söylediği gibi:’’Her Ermeni bir belgedir!’’. Ahçik Nine başhatun, söyle.diği kanundu.
1963 yılıydı galiba. Nvart’la Hrant Dink’in babası Sarkis ikinci celsede boşandılar. Mahkeme çocukların velayetini babalarına verdi. O gün Hrant bimeden boyundan büyük bir işe kalkmıştı, belki de hayata karşı ilk isyanıydı.
Hrant Dink hatırlıyordu: ‘’Hatırladığım en eski anım, evden kaçan ve sokaklarda kaybolan üç çocuk…Anasından babasından kaçan üç kardeş…Kumkapı sokaklarında bir aşağı bir yukarı koştuk, koştuk, koştuk…Bu ne kadar sürdü bilmiyorum.Sonunda polis buldu bizi.Kumkapı’daki balıkçı barınağında… Bir balıkçı sepetinde… Űçümüz birbirimize sarılmış, uyumuşuz orada. Aç ve susuz tabii’’.
Lusiye çocukların hallarını görünce, Gedikpaşa’daki Protestan Ermeni Kilisesi’ne gider. Yetimhane(Joğvaran) müdürü Hrant Küçükgüzelyan’a,’’Torunlarımı yetimhaneye al, yoksa sokaklarda başıboş serseri olacaklar’’ der.’’Alamayız, yerimiz yok,’’ cevabını alır. Sonra Küçükgüzelyan’ın kendi annesi bu balıkçı sepetinde yatma olayını duyar, gider başkana, Kumkapı’da üç Ermeni çocuğun sokaklarda yatıp kalktığı söyler. Bunun üzerine başkan, çocukları getirin diye haber salar. Başlangıçta bir tek Hrant’a bile hayır derken, üçünüzü birden kabul eder. Hrant Küçükgüzelyan’ın bu kararı onlar için ve onların hayatın dönüm noktasıdır.
Joğvaran’ın müdürü Hrant Küçükgüzelyan, Gedikpaşa’daki Protestan Ermeni Kilisesi’nde rahipti.Yurtdışındaki Ermenilerden yardımsever aileler Joğvaran’da kalan çocuklara hamilik yapar, onların masraflarını karşılardı.
Lusiye çok uzun yıllar yaşadı, akrabalarına göre belki ‘’kaybetilmiş çocukluğunu yeniden yaşamak’’ için çok uzun zaman yaşıyordu.
Elina Mirzoyan, ESME araştırmacı
Amerikan yetimhanesinin öğrencileri, Sivas, 1923
Gedikpaşada’ki Protestan Ermeni Kilisesi
Gyurun'un manzarası
Joğvaran’ın kimsesizleri
Gedikpaşada’ki Protestan Ermeni Kilisesi bahçesinde kimsesizler
Dink kardeşler Kimsesizler Yurdu’nda
Küçük lider Hratn Dink
Kimsesizler Yurdu’nda koryucu kollayıcı ağabey